2 Temmuz 2009 Perşembe

Kara BüyüBir gün ev arkadaşımla can sıkıntısından kendimize bir büyü bulmayı ve bunu insanlar üzerinde denemeyi düşündük öyle saçmasapan bazı kelimeleri bir araya getirdik ve bunları ezberledik. Bu sadece ikimizin bilceği bir büyü olmalıydı. Ama ne için yapılması gerektiğine karar veremedik ve yattık.Ertesi gece yılbaşı partisi için aldığım cadı şapkasını başıma taktım ve üzerime siyah bişeyler giydim bir mum yakıp ışıkları söndürdük. Bu büyüyü diğer ev arkadaşlarımdan birine yapacaktım. Olayı önemsemesi için onu inandırdık ve konsantre olmasını sağladıktan sonra büyüye başladım ve bir gece önce uydurduğumuz sözcükleri söylemeye başladım. Büyü bittikten sonra ışıkları yakıp gülmeye başladık. Büyüyü uydurduğum arkadaşımla Şule'ye (büyüyü yaptığım arkadaşım) gülüyorduk o ise hiç tepkisiz oturuyordu. İşte tam o sırada birden gök gürlemeye ve şimşek çakmaya başladı. Elektrikler kesildi. Yazın ortasında havanın böyle birden patlaması bizi hem şaşıtmış hem de korkutmuştu. Bi müddet öylece jeneratörün devreye girmesini bekledik . On saniyede devreye girmesi gerekirken girmedi Biz de mum yaktık ve bütün gece korkudan uyuyamadık.Yağmur sabaha kadar yağdı. Şule ise ateşlendi ve ailesini çağırmamızı istedi. O gün öğrendik ki jeneratör bozulmuş. Akşama doğru Şulenin ailesi geldi ve onu kayseri deki evlerine götürdüler.Bir ay sonra da gelip eşyalarını aldılar ve Şule bir daha ne geldi ne aradı.Aradan 4 sene geçmesine rağmen bu büyü sözcüklerini ne kadar unutmaya çalışsam da bi türlü unutamadım. Bazen aklıma gelince bişey olcak diye korkarım.
Allahsız Osmanİstanbul'da 1800'lü yıllar... O zamanın ünlü kabadayılarından Ustura Kemal ve arkadaşları, Karacaahmet Mezarlığı'nın karşısında bi evin bahçesinde çilingir sofrası kurmuşlar. İçki masası muhabbeti tüm hızıyla devam ederken laf dönüp dolaşıp mezarlık ve ölü konusuna gelmiş. İçinde zırnık Allah korkusu ve vicdan bulunmadığını iddia ettiği için lakabı Allahsız Osman olan bir kabadayı, "Ulan ölü ne ki be?! Sen sağ olanlardan kork, ölüden kimseye zarar gelmez" demiş. Ustura Kemal da muhabbeti koyulaştırmak için, "Ulan Osman, madem ölüden korkmuyosun, gel şunu iyiden iyiye ispatla bize" diye dalga geçmiş.Allahsız Osman bunu nasıl yapacağını sorunca, Ustura Kemal, "Aha şu karşıdaki Karacaahmet mezarlığını görüyosun. Madem Allah'a inanmaz ve ölüden korkmazsın, bu gece 12'de mezarlığa girip sana vereceğimiz kazığı mezarlığa içinde bi yere çak. Sabah biz gidip, kazığın orada olup olmadığına bakarız. Eğer orada bi kazık varsa seni takdir ederiz" demiş. Allahsız Osman aslında, gece mezarlığa girmek bi yana, yanından geçerken bile türkü söyleyen bi adammış. Ama yiğitliğe leke süremeyeceğinden, "Peki ama siz de benimle gece gelip, mezarlık çıkışında bekleyeceksiniz" demiş. Zaten bu konuşmalar akşam saatlerinde yapılıyomuş, gece yarısı kalkıp Karacaahmet Mezarlığı'na gitmişler.Osman, gece karanlığında mezarlığın büyük kapısından içeri girmiş. Herkesin Allahsız Osman olarak bildiği o cesur (!) kabadayı, mezarlığın içinde salavatlar getirerek bi elinde kazık, bi elinde çekiç ilerlemiş. Bi mezarın yanına geldiğinde alelacele eğilip kazığı yere çakmış. Korktuğu için de hemen or'dan uzaklaşmak istemiş. Ama bi'şey, giydiği setrenin, (o zamanlar erkeklerin giydiği uzunca eteği olan bi tür giysi) ucundan tutmuş. Allahsız Osman vargücüyle, "İmdaaat! Ulan yardım edin. Ölü beni tutuyooo" diye feryat etmiş ama kendinden epey uzakta olan arkadaşlarına sesini duyuramamış. Bağıra çağıra mezarın üzerine yığılıp, kalp krizinden oracıkta ruhunu teslim etmiş.Uzunca bir süredir mezarlığın dışında bekleyen arkadaşları, Allahsız Osman'ın kendilerine oyun oynayıp, mezarlığın öteki kapısından çıktığını düşünüp dağılmışlar. Ertesi sabah ise, Ustura Kemal ve arkadaşları kazığın çakılı olup olmadığına kontrol için Karacaahmet Mezarlığı'na gelmiş. Bi bakmışlar ki, Allahsız Osman, kazıkla beraber setresinin ucunu toprağa çakmış durumda, bi mezarın üzerinde cansız yatıyomuş.
Cin Fikirli MahkumAmerika'da, müebbet hapis cezasına çarptırılan bi adam, sabah akşam hapishaneden kaçmanın yollarını düşünüyomuş. Bi gün bahçede volta atarken gardiyanların bi tabutu cenaze arabasına yüklediğini görünce nihayet aylardır aradığı fikri oracıkta bulmuş. Burası büyük bi cezaevi olduğu için her hafta mutlaka 2-3 kişi Tanrı'nın rahmetine kavuşuyomuş. Mahkum, gardiyanlardan birine, cenaze olduğu bi gün tabuta konularak kaçırılması karşılığında epey yüklüce para teklif etmiş. Gardiyan korktuğundan başta biraz mızırdanmış ama sonra paranın cazibesine kapılıp kabul etmiş. Gardiyan adama, gece cenazelerin bekletildiği yerin anahtarından yaptırıp vermiş. İlk cenazede adam tabutun içine girecekmiş. Cenaze defnedildikten sonra da, gece gardiyan gelip adamı mezardan çıkaracakmış.Plan aynen uygulamaya konmuş. Kaçma ateşiyle yanıp kavrulan mahkum ölüye aldırmadan sıkış tepiş tabutun içine girmiş. Sabah da gardiyanlar tabutu cenaze arabasına yüklemişler ve mezarlığa götürüp laf olsun diye yapılan bir dini törenle gömmüşler.Mahkum tabutun içinde sabırsızlanarak gardiyanın gelip onu çıkarmasını bekliyomuş. Epey vakit geçtiği halde gelen giden olmayınca biraz biraz endişelenmeye başlamış. Bayağı bi zaman geçip de hala gelen olmayınca bizimki hafiften tırsmaya başlamış. "Acaba kendim çıkabilir miyim?" diyerek etrafı araştırmak istemiş. Cebinden zar zor çakmağını çıkarıp yakmış. Tabutun üstünü incelerken gözü bi an yanındaki ölüye takılmış. Ve o an donup kalmış! Yanındaki ceset anlaşmayı yaptığı gardiyanmış!
CinlerBüyükbabam köyde oturduğu için köyde her zaman olan şey ahır veya ağıldır. Bunları da otlatmak için bir çobana ihtiyaç vardır.Bir gün büyükbabam bir çoban almış yanına çobanda kamburmuş sen bu işi yapamazsın yaparım der demez büyükbabam bunu yanına almış.Büyükbabam bunu işe aldığının 7.gününde bu çoban rüyasında aynen şimdi anlatacaklarını görmüş..7 tane CİN bizim evin tam ortasında "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye kendi kendilerine oynuyorlarmış.Bizim çobanda onlarla beraber oyuna katılıp çarşambadır çarşamba diye oynamış cinlerin arasından birisi demişki "Bu bizim sözümüzü dinliyor buna bir iyilik yapalım" demiş.Diğer cinlerde tamam der demez cinlerden biri bu çobanın kamburunu düzeltmiş.Düzeltir düzeltmez Çoban uykudan kan ter içerinde kalkıyor ve birde bakıyor ki kamburu yok çok seviniyor tabi garibanım... kamburu yok oldu ya bunu anlatıyo işte büyükbabama ertesi gece bu çoban tekrar yatağına yatıyor aynı rüyayı tekrar görüyor fakat bu sefer CİNLER o günün perşembe olmasına rağmen yine "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA DİYE oynuyorlarmış çoban yine girmiş aralarına ve aynen şöyle demiş "TAMAM DÜN ÇARŞAMBAYDI AMA BUGÜN PERŞEMBE HADİ PERŞEMBE DİYE OYNAYALIM DEMİŞ" CİNLER HİÇ ORALI BİLE OLMADAN YİNE "ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA ÇARŞAMBADIR ÇARŞAMBA" diye oynamaya devam etmişler çoban iyice ısrar edince böyle yapalım diye cinlerden biri aniden "ADAMIN YANINA GELMİŞ VE DEMİŞKİ DEMEK SEN BİZİM DEDİĞİMİZİ DEMEZSİN HA AL SANA BİR MAHLUK DEYİP TEKRAR ESKİ HALİNE YANİ KAMBUR HALİNE GETİRMİŞ" tabii sabah kalktığında da aynı eski haline dönmüş bu gerçek bir olay yani arkadaşlar ne bir rivayet ne de bir efsane..
Ölümcül Saç Modası1970'lerde, saçları dimdik, yukarıya doğru kalıp gibi yaptırmak moda olmuş. Buna uymak için insanlar saçlarını yaptırıyo, haftalarca da yıkamıyolarmış. Bir liseli kız, okulundaki en yüksek saç yarışmasını kazanmak için saçlarını bu şekilde yaptırmış. Eve dönerken saçları örümcek ağına takılmış ama farketmemiş. Okuldaki yarışmayı kazandıktan sonra saçlarını birkaç hafta yıkamamış. E havasını atacak ya, banyoya kafasına bi torba geçirip giriyomuş.Bi gün okulda sınav olurken kız aniden, şak diye bayılmış. Hastaneye kaldırmışlar, fakat maalesef kurtaramamışlar. Doktorlar ölüm nedenini anlamak için otopsi yaparken, kızın saçlarını aralayınca morgu binlerce örümcek basmış. Meğerse kızın takıldığı ağdaki örümcek, kafasının içine yumurtlamış ve o örümcekler sonraki birkaç hafta da kızın kafa derisini kemirip beynine girmişler. Bu olaydan sonra Amerika'da, saçlarını öyle havaya doğru yapmak yasaklanmış
MUMYAİsa'dan 1500 yıl önce yaşayan mısırlı prenses amen-ra öldükten sonra dönemin geleneklerine uygun mumyalanmış ve tahat bi tabuta konmuş 1890 yılında 4 zengin ingiliz genci,prensesin mumyasını bi tarihi eser kaçakçısından (böle sölediğimi prenses duymaz inşallah) satın almış.Ve felaketler zinciri de böle başlamış mumyayı alan gençlerden birini en son allışverişten bi kaç saat sonra çöle yürürken görmüşler.Bi daha da ingilizi görmemişler.Dörtlü grubun bi başka üyesi ertesi gün mısırlı hizmetkarlarından biri tarafından kazayla vurulmuş.Hizmetkar,elini o an kontrol edemediğini ve hiç istemediği halde silahı alıp sahibi vurduğunu iddea etmiş.Kalan iki genç mumyayı alıp memleketlerine dönmüş.Üçüncü adam İngiltere ye döndükten sonra bütün parasını yatırdığı bankanın battığını öğrenmiş.Son adam da iflaf olmaz bi hastalığa yakalanmış,bütün servetini hastanelerde harcayıp sokaklarda kibrit satmaya başlamış.Bu arada mumya bi işadamının eline geçmiş bu felaketler sırasında.O da British Museum a hediye etmiş lanet(li) prensesi.Müze mumyayı mısır bölümüne koymuş.Ama prenses boş durmamış tabii.Gece bekçileri tabuttan hıçkırığa benzer sesler duyduklarını iddea ediyorlarmış.Bekçilerden biri sabah ölü bulunmuş.Temizlikçiler mumyann etrafını temizlemeyi reddediyorlarmış.Bi gazeteci tabutun dıştan fotosunu çekmiş.Fotoyu tab ettiğinde kartta sadece korkunç bi suratın olduğunu görmüş.Gazeteci koşa koşa evine gitmiş,yatak odasına girip kapıyı kilitlemiş ve kendini vurmuş.Falaaaaaaan,filaaaaan...(prensesin daha sonra da o kadar çok vukuatı war ki,falan filan demek yetmio.)Müze sonunda mumyayı özel bi koleksiyoncuya satmış.Ondan sonra da bi sürü felaket olmuş.Vakit kaybetmeyelim.En son Amerikalı bi arkeolog satın almış prensesi.1912 Nisan'ında da mumya Amerika'ya götürülmek üzere TİTANİK gemisine yüklenmiş ve asıl olan da böylelikle olmuş zaten.Aman-ra son volesinde 1500 yolcunun kendi yanına gelmelerini sağlamış...
uçan tabutbeyazıttaki bir camide eskiden olmuş bi olayı paylaşıyorum sizinleo zamanlar kendi halinde dinine bağlı katip sinan adında bi imam avrmış bu imam kendi çabalrıyla ve sağdan soldan aldığı yardımlarla bi cami yaptırır ve uzun zamanda bu camide imamlık yapar günler su gibi akmış katip sinan denilen adam yaşlanmış ve görevi başka bir imama bırakmış ve daha sonra hastalanmış cemaat neredeyse hergün yanına gidermiş ve her defasında katip sinan onlara ben ölünce beni caminin bahçesine gömün dermiş cemaatta tabiki tamam hocam dermiş zaman geçtikten sonra adam canını azraile teslim etmiş cemaat adamı caminin bahçesine gömmüş ertesi sabah namaza geldiklerinde gördüklerine inanamamışlar dün gömdükleri tabut uçarak camin kubbesinin yanında cemaat büyük şaşkınlık yaşamış indirmişler ordan tekrar yerine koymuşlar ve ertesi sabah tabut tekrar kubbenin yanında cemaat bu sefer şühelenmiş bunu birileri bilerekmi yapıyor diye adamlar gece nçbet tutmaya karar vermişler ve gece olmuş nöbete başlamışlar aradan bir saat geçmiş ve bakmışlar ki tabut kendiliğinde uçuyor ve sonra kubbenin yanına konuyor sonra cemaat tabuta orda yer yapmış...